19 Şubat 2024 Pazartesi

İliç Katliamının Sorumlularından Hesap Soruyoruz!

Geçen hafta yaşanan İliç Altın Madeni faciası sonrasında Muğla Su İnisiyatifi'nin çağrısı üzerine bugün Muğla'nın farklı ilçelerinden gelen yurttaşlar Muğla'ya Adliyesi'nde buluşarak felaketin sorumluları hakkında birlikte suç duyurusunda bulundular. 

Muğla Adliyesi önünde yapılan basın açıklaması Muğla Su İnisiyatifi Eş Sözcüsü Serdar Denktaş tarafından  okundu. Bu felakete yol verenlerin ağır bir insanlık ve ekokırım suçu işlediği ifade edilerek ülke genelinde yurttaşların buna sessiz  kalmamaları ve bulundukları bölgelerdeki savcılıklara suç duyurusunda bulunmaları çağrısı yapıldı. Açıklamanın okunmasının ardından yurttaşlar savcılığa suç duyurusu dilekçelerini verdiler. 

Basın açıklamasının metni aşağıdadır:

İliç Katliamının Sorumlularından Hesap Soruyoruz!

Erzincan, İliç,  Çöpler altın madeninde yaşanan facia ile hem bir iş cinayeti hem de ekokırım suçu işlenmiştir. Sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.

Başta İliç köylüleri olmak üzere çevre örgütlerinin, bilim insanlarının ve hukukçuların tüm girişim, uyarı ve raporlarına rağmen  aşırı para kazanma hırsı ile bu suçlar işlenmiştir.  Doğanın ve insanların yaşamını yok etmeyi göze alanlar,  resmi rakamlara göre dokuz,  ama gerçek sayılarını bilemediğimiz sayıda insanın atık yığınları altında kalmasına sebep olmuştur. 

Yaşanan vahim olayın yok ettiği yaşamların yanında, Fırat’a ve yeraltı sularına, ekolojik varlıklara verdiği zarar da ortadadır. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın felaket yaşandıktan sonra aldığı lisans ve çevre izni iptali kararı da işlenen suçun artık üstünün örtülemediğini ve sorumlu kurumun da kendisi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak yapılan tüm uyarıları dikkate almayıp faaliyete izin vererek insanların ve doğanın katledilmesinden sonra verilen  bu karar işlenen suçun üstünü örtemez, hafifletemez.

İliç'te yaşan bu felaketin önde gelen sorumluları, doğayı rant alanı olarak gören anlayışla hareket eden ve gözü kapalı 'ÇED Gerekli Değil' kararları veren devlet görevlileridir. Bu kez insan yaşamına da mal olan bu çok büyük doğa katliamının benzerleri ülke genelinde birçok yerde yaşanmaktadır. En yakın örnekler yüzölçümünün yüzde 65'i için maden ruhsatı verilen kendi bölgemiz Muğla'da yaşanmaktadır.  Ormanları, kıyıları, sulak alanları, zeytinlikleri, tarım alanlarını, köylülerin yaşam alanlarını yok etmesi pahasına verilen maden,  enerji, beton, turizm işletme ruhsatları ile her yanımız adeta yangın yerine dönüştürümektedir. Akbelen'e, Milas'a, Deştin'e, Gökova'ya, Ula'ya, Marmaris'e, Datça'ya, Bodrum'a, Fethiye'ye, Köyceğiz'e, Dalaman'a, Ortaca'ya, Yatağan'a baktığımızda her yerde aynı talancı, ekokırım suç makinesinin işlediğini görmekteyiz.

İliç katliamının sorumluları derhal görevden el çektirilmeli ve soruşturmalar hızla yürütülerek sorumlular cezalandırılmalıdır. Anagold'un çevre izninin ve lisansının iptali yeterli değildir, MAPEG tarafından ruhsatının da iptal edilmesi gerekir. Suçluluk bilinci ile TBMM'den geri çekilen, bu  felaketlerin katlanarak artmasına yol açacak olan Maden Kanunu değişikliği tasarısı tamamen iptal edilmelidir. Doğayı ve emeği sömürerek ekolojik ve insani yıkım getiren kalkınma politikaları derhal terk edilmeli;  tüm madencilik, enerji, orman, sanayi, ulaşım ve turizm sektörleri doğayla uyumlu  hale getirilmelidir.

Basına ve Kamuoyuna saygıyla duyururuz,

Muğla Su İnisiyatifi



16 Şubat 2024 Cuma

İliç Katliamının Sorumlularından Hesap Soruyoruz!


İliç katliamının hesabını sormak üzere Muğla Su İnisiyatifi olarak 19. Şubat 2024  Pazartesi günü saat 13:00'de yapacağımız toplu suç duyurusu ve basın açıklamasına tüm Muğlalıları katılmaya davet ediyoruz. Suç duyurusu dilekçe örneği MSİ gönüllülerinden temin edilebilir.

Toplu suç duyurusuna katılamayanlar aşağıdaki dilekçe örneğini kullanarak bulundukları ilçedeki Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunabilirler.

İLİÇ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

Gönderilmek Üzere

…………………… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA


SUÇ DUYURUSUNDA 

BULUNAN : …………………………………… TCKN: ……………………..

SÜPHELİLER : 1- Murat Kurum, ÇED Olumlu kararının verildiği zamanki 

     Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı

  2- Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü Yetkilileri

                                                  3- Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş yetkilileri

SUÇ      : Kasden Öldürme ve Görevin Kötüye Kullanılması

AÇIKLAMALAR :

Başsavcılığınız görev alanı içinde, 12.02.2024 tarihinde İliç’te Çöpler altın madeninde meydana gelen iş cinayeti yüzünden sayısı henüz tam olarak bilinmeyen çok sayıda işçi ölmüştür. Bunun yanında, siyanürlü atığın Fırat Nehri’ne karışarak nehrin geçtiği bölgedeki ve sınır aşan suların kirlenmesi dolayısıyla uluslararası bir krize yol açması muhtemeldir. 

Söz konusu göçük konusunda suçun işlenmesinde söz konusu olan ÇED olumlu kararlarından çok önce çeşitli meslek kuruluşları bilimsel gerekçelere dayanarak madenin kapatılması gerektiğini belirtmişlerdir. 

Söz konusu madenin siyanürlü liç havuzundaki sızıntı nedeniyle 2022 yılında tesisin çalışmaları durdurulmuş, uygulanan para cezasından sonra tekrar çalışmaya başlayan maden işletmesinin ruhsat alanının genişletilmesi isteğiyle işletmeci Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A. Ş. tarafından yapılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) başvuru süreci sonunda  ÇED olumlu kararı verilmiştir. 

Çeşitli meslek odaları ve ekoloji örgütlerinin uyarılarına rağmen ÇED olumlu kararı verilirken madende göçük meydana geleceği, madende çalışan işçilerin ölebileceği sanıklar tarafından   bilinmektedir.  Bu bilgiye rağmen ÇED olumlu kararı verilmesi kasden öldürme suçunu oluşturmaktadır.

ÇED olumlu kararı verilmesi kamu görevinin kötüye kullanılması suçunu oluşturmaktadır. Kasden adam öldürme suçu ile görevin kötüye kullanılması suçu birlikte işlenmiştir.  Her iki suçun oluşumunun unsuru olan bilme ve istemenin her ikisi birden sanıklar açısından gerçekleşmiş bulunmaktadır. Dönemin ÇŞID Bakanı ve ÇED  İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü yetkilileri  ÇED olumlu kararını vererek, hem kasten öldürme suçunun, hem görevi kötüye kullanma suçunun işlenmesi kasdıyla hareket etmişlerdir.

Uzmanların  uyarılarını   dikkate almayarak vahşi madencilik faaliyetine devam eden, insanların ve felaketin yaşandığı bölgede diğer canlıların ölmesine, ekolojik  yıkım boyutunda  çevresel felakete yol açtıkları için Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş yetkilileri de ÇED Raporundaki taahhütlerini yerine getirmeyerek kasten öldürme suçu işlemişlerdir.

Sanıkların eylemleri kasden öldürme suçunun nitelikli halleri tanımlanan TCK’nun 82. maddesinin c) ve g) bentlerindeki “Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle” ve “Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,” hallerin gerçekleştiği anlamına gelmektedir.

Bu nedenle sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılması gerekmektedir.

SONUÇ VE TALEP : Yukarıda belirtilen nedenlerle, sanıkların cezalandırılmaları için gereken soruşturma yapılarak haklarında kamu davası açılmasını; kovuşturma sonucunda cezalandırılmalarının talep edilmesini yurttaş olarak talep ederim. 

Adres : ……………………………………….. Suç Duyurusunda Bulunan

     ………………………………………. …………………………...

Tel   :  ………………………………………

7 Şubat 2024 Çarşamba

Muğla Su İnisiyatifi'nin protestosu sonuç verdi; Köyceğiz yeraltı sularının ihalesi iptal edildi!

Fotoğraf: Gündem Fethiye

Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) tarafından yarın açılacağı ilan edilen Köyceğiz İlçesi Yayla Mahallesinde Yeraltı Sularının İçme Suyu Olarak Satışına  Yönelik 3 Yıl Süre ile Kiraya Verilmesi ihalesi bir gün kala Valilik tarafından iptal edildi.

Bugün Muğla Su İnisiyatifi tarafından öğlen saatlerinde bir basın açıklaması ile açılmak istenen ihalenin YİKOB'un yetkisinde olmadığı, yönetmeliğe aykırı ve suç niteliğinde olduğu kamuoyu ile paylaşılmıştı. Medyada ve sosyal medyada geniş şekilde yer alan basın açıklaması sonrasında akşama doğru  Muğla Valiliği'nin web sitesinde ihalenin iptal edildiği duyuruldu.

Muğla Su İnisiyatifi gönüllüleri, bu gelişme ile ilgili olarak yanlıştan dönülmesinin sevindirici olduğunu, Muğla'nın sularının ticarileştirilmesine izin vermeyeceklerini söylediler.



Köyceğiz Yeraltı Suları İhalesi Hukuksuzdur, İptal Edilmelidir!

Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) tarafından 08.02.2024 tarihinde Köyceğiz İlçesi Yayla Mahallesinde Yeraltı Sularının İçme Suyu Olarak Satışına  Yönelik 3 Yıl Süre ile Kiraya Verilmesi için ihale açıldığı ilan edilmiştir.

Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığının görev ve yetkileri, çalışma usul ve esaslarını belirleyen yönetmeliğinin 5. Maddesinde tanımlanmıştır. Bu görev ve yetkiler arasında yeraltı sularının kiraya verilmesi yetkisi yer almamaktadır.

Muğla YİKOB'un görevi ve yetkisi olmadan su varlıklarının özelleştirilmesi için ihale açması yönetmeliğe aykırı ve suç niteliğindedir.

Muğla Su İnisiyatifi olarak suyun yaşam hakkı olduğunu ve ticarileştirilemeyeceğini temel alan çalışmalarımızın gereği olarak Muğla Valiliği'ni suç niteliğinde olan söz konusu ihaleyi iptal etmesi için gereğini yapmaya davet ediyoruz. MSİ olarak konunun takipçisi olacağımızı ve eğer ihale gerçekleşirse bu özelleştirme girişimini durdurmak için  her türlü yasal ve meşru mücadeleyi yürüteceğimizi kamuoyuna duyururuz.

Saygılarımızla,

Muğla Su İnisiyatifi

6 Şubat 2024 Salı

Davacıyız; Suyu, yaşam hakkını, hukuku savunuyoruz !

 


Muğla'nın farklı bölgelerinden yurttaşlar, sivil toplum örgütleri olarak 9 Kasım 2023 tarihinde DSİ'ye dilekçeler verdik. Neydi  talebimiz? Muğlalılar su sıkıntısı çekerken insanların, doğanın yaşam hakkı olan su termik santrallere soğutma suyu olarak veriliyor. Bu işte çok büyük bir yanlışlık, adaletsizlik ve vicdansızlık var. DSİ'ye verdiğimiz dilekçelerde bunları dile getirdik ve termik santralleri işleten şirketlerle yapılan su tahsisi protokollerini iptal etmesini istedik. Ancak 465 yurttaşın dilekçelerinin hiçbirine yanıt verilmedi. Bizler de yasal haklarımızı kullanarak bugün taleplerimiz doğrultusunda DSİ'ye İdare Mahkemesinde davamızı açtık, termik santrallere su tahsislerinin iptalini istedik.

Yapılan hukuksuzlukları yeniden hatırlayalım: 2014 yılında termik santraller özelleştirilmeden hemen önce, Geyik Barajında toplanan yıllık 14.5 Milyon m3 suyun 9.5 Milyon m3'ünün Yeniköy TES'e soğutma suyu olarak verilmesine karar veriliyor. 2016 yılında yapılan diğer bir protokolle de Dipsiz kaynağından 650 lt/sn debisinde su Yatağan Termik Enerji A.Ş.’ye tahsis ediliyor. Bu sözleşmelerin imzalanmasının hemen sonrasında termik santraller özelleştirilerek yapılan bu protokollerde belirtilen miktarlarda suyun kullanım hakkı da termik santrallerin işletmesini alan şirketlere geçirilmişti. 

Bu iki termik santral, her yıl toplam 33,5 milyon m3 içilebilir kalitede su kullanmaktadır. Yani Bodrum Yarımadasında halk susuzluk çekerken, halkın ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlası bu iki santral tarafından tüketilmektedir. 

Su Tahsisleri Yönetmeliği’ne göre halkın ihtiyaçlarının karşılanması öncelikli olması gerekirken, suyun bu işletmelere tahsis edilmesi yönetmeliğe aykırıdır. Üstelik adı geçen termik santraller hakkında 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından kapatma kararı verilmiştir.  Kapatma kararı daha sonra Danıştay'da onaylanmış, ancak kararın uygulanmaması üzerine davacıların konuyu AİHM'e taşıması sonucunda, Türkiye mahkemelerinin verdiği kapatma kararının uygulanması gerektiği, 2005 yılında AIHM tarafından da onaylanmıştır. 

Yönetmeliğe aykırı olarak yapılan su tahsisleri, söz konusu işletmelerin yasadışı faaliyet gösterdiği dikkate alındığında, hukusuzluğun boyutu çok daha vahim hale gelmektedir. Bu işletmelerin yirmi sekiz yıldır yasadışı faaliyet sürdürmeleri, üstelik kamu kaynaklarının bu şirketlere aktarılmasının, anayasal hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmadığı ortadadır.  

Ne yazık ki hukukun, anayasanın, yargı kararlarının yok sayılmasının adeta normalleştirilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Seçmenlerin iradesi yok sayılarak belediyelere kayyımların atandığı, seçme ve seçilme hakkının yok sayılarak seçilmiş politikacıların, belediye yöneticilerinin hapislerde rehin tutulduğu, Anayasa Mahkemesi,  İdare Mahkemesi, Danıştay kararlarının,  uluslararası sözleşmeler gereği uymak zorunda olduğumuz AIHM kararlarının uygulanmadığı bir ülke haline geldik. Muğlalıların adalet talebi, tüm bu hukuksuzluklardan ayrı değildir. Yaşam hakkı olan suyu savunurken her türlü hukuksuzluğa karşı duruyoruz. 

Yaşamlarımız, yaşam  alanlarımız özgürleşinceye kadar, her türlü meşru ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.  Kamuoyuna saygılarımızla,

Muğla Su İnisiyatifi













BATI AKDENİZ HAVZASI, BÜYÜKMENDERES HAVZASI, KUZEY EGE HAVZASI SU TAHSİSİ PLANLARI DEĞERLENDİRMESİ

4 Haziran 2025 tarihli Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Batı Akdeniz su eylem planı yayımlandı. Batı Akdeniz Eylem Planı ve ayn...