31 Ocak 2024 Çarşamba

DSİ'ye imzalar teslim edildi: Termik santrallere su tahsisini iptal et !

Muğla'da 72 örgütün temsilcilerinin ve yurttaşların bir araya gelerek 8 Aralık 2023 tarihinde DSİ'nin önünde yaptıkları basın açıklaması ve DSİ'ye verdikleri dilekçelerle başlayan süreçte bugün yeni bir aşamaya girildi, change.org' ta yürütülen kampanyada toplanan 17.376 imza da DSİ Muğla Şubesine teslim edildi.

Muğlalılar ne istiyorlar?

Muğla'da özellikle geçen yaz Bodrum'da yaşanan su sıkıntısının en önemli nedeni olarak termik santrallere yapılan su tahsisleri gösteriliyor. MUSKİ'nin yaptığı açıklamada, DSİ'nin Yeniköy TSE ve Muğla BŞB ile yaptığı protokole göre her yıl Geyik Barajında toplanan suyun 5 Milyon tonu Bodrum'a içme suyu olarak tahsis edilirken 9.5 Milyon tonu Yeniköy TSE'ye soğutma suyu olarak tahsis ediliyor. Aynı şekilde DSİ'nin yaptığı diğer bir protokolle de Dipsiz yeraltı sularının da Yatağan Termik Santraline tahsis edildiği biliniyor.

Yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri, yapılan bu protokollerin DSİ'nin uymak zorunda olduğu  Su Tahsisi Yönetmeliğine aykırı olduğunu söylüyorlar. Yönetmeliğe göre halkın su ihtiyacının karşılanması öncelikli olması gerekirken sanayi şirketlerine su tahsisi yapılamaz. Yurttaşların ve örgütlerin diğer öne sürdükleri hukuksuzluk ise; Muğla'daki Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri hakkında 1996 yılında verilmiş olan kapatma kararının bulunması. Aydın İdare Mahkemesi tarafından verilen kapatma kararı daha sonra Yargıtay tarafından da onaylanmıştı. Santrallerin  yargı kararlarına rağmn faaliyetlerinin sürdürülmeye devam etmesi üzerine başvurulan AİHM de 2005 yılında verilen kapatma kararını onaylamış ve Türkiye hükümetine kararın uygulanması gerektiğini bildirmişti. Yurttaşlar, yargı kararının uygulanmamasının hukuk devleti ilkeleri bağdaşmadığını, DSİ'nin yargı kararına rağmen hukuksuzca işletilen santrallere su tahsisi yapmasının da hukuksuzluğu çok daha vahim bir boyuta taşıdığını söylüyorlar.

Muğla Çevre Platformu, İkizköy Çevre Komitesi, İklim Adaleti Koalisyonu, Ekoloji Birliği ve Muğla Su İnisiyatifi'nin çağrıcısı oduğu imza kampanyasında; yargı kararının uygulanarak termik santrallerin kapatılması ve santrallere yapılan su tahsislerinin iptali talep ediliyor.  

 Daha önce aynı taleplerle verdikleri dilekçelere yasal süre içerisinde yanıt verilmediği için yurttaşlar ve sivil toplum örgütleri şimdi de DSİ'ye dava açmaya hazırlanıyorlar.

17 Ocak 2024 Çarşamba

Muğla Su İnisiyatifi'nin Yerel Seçim Bildirgesi

Muğla bölgesi insanı ve doğası büyük bir kuşatma altında. Yaşam alanlarımız, müştereklerimiz hızla sermaye nesnesine dönüştürülüyor.  Bu  ekolojik yıkım içerisinde yaşam için vaz geçilmez olan su kaynaklarımızın yok edilmesi en büyük tehdit olarak öne çıkıyor.

Su, hava gibi tüm canlıların yaşam hakkıdır, ticaret konusu yapılamaz. Su, parası olanın erişebileceği bir meta olamaz. Parası olmayan insanların ve tüm canlıların da suya erişim hakkı vardır. Muğla Su İnisiyatifi olarak kuruluş bildirgemizde de belirttiğimiz üzere, su varlıklarımızın ticarileştirilmesine karşı mücadele etmek üzere yola çıktık. Tüm canlıların yaşam hakkı olan suyu korumak için Muğla halkı olarak birlikte mücadele edeceğimizi bildirdik.

Bölgemizde suyun doğrudan ya da dolaylı olarak sermaye tarafından kuşatılmasını belli başlıklarla  sıralamak gerekirse; 

DSİ tarafından, yargı kararına rağmen doğal yaşamı yok ederek faaliyetlerine devam eden termik santralleri işleten şirketlere yapılan su tahsisleri,

Beton santrali gibi ormanları, tarım alanlarını ve su havzalarını yok eden sanayi projeleri,  

Ormanları, zeytinlikleri ve tarım alanlarını  yok ederek hızla yayılan  maden ocaklarının su kaynaklarımızı da yok etmesi, kirletmesi,

Golf sahaları gibi aşırı su tüketen turizm projelerinin sürekli gündeme getirilmesi,

Sulak alanlarda, ormanlarda, hassas kıyı ekosistemlerinde, koruma alanlarında kaçak yapılaşmaya göz yumulması, tatil köyü projeleri, millet bahçesi projeleri planlanması,

Su ve kanalizasyon hizmetlerinin özelleştirilmesi, suyun şişelenerek satılması,

Tarım alanlarında aşırı su tüketen endüstriyel tarımsal ürün  projelerinin yayılması,

Su talebini sürekli arttıran, büyüme odaklı kentleşme.

Bir yandan doğanın metalaştırılması ile yaşam kaynaklarımızı hızla tüketirken  ortaya çıkarılan suni su kıtlığına çözüm adı altında yaşam alanları üzerindeki baskıyı daha da arttıracak 'çözüm' önerileri getiriliyor.  Havzalar arasında su transferi, kontrolsüz bir şekilde açılan  kuyularla gelecek kuşakların emaneti olan yeraltı su kaynaklarını sonuna kadar tüketmek, desalinasyon projeleri  gibi yeni ekolojik felaketlere kapı açacak  projeler merkezi ve yerel yönetimlerin ortaklığında özel şirketler tarafından  hızla gündeme getirilebilmektedir. Su ne kadar kıtlaşırsa su üzerinden elde edilen kârlar da o kadar artıyor. Ne yazık ki belediyeler de susuzluk sorununun asıl nedenine yönelerek soruna 'hakça' çözüm aramak yerine ekosistemlerin sürdürülebilirliği açısından  kabul edilemez olan projelerin savunucusu olabiliyorlar.

Adaylardan söz vermelerini istiyoruz:

Muğlalılar olarak bölgemizde yaşam hakkımız olan suyun sermayenin kuşatmasından çıkarılmasını ve su bütçesinin yönetiminde karar verici olmayı istiyoruz. Bu bağlamda yerel yönetimlere talip olan  adaylardan beklentilerimizi kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:

1) Muğla'nın su bütçesi üzerindeki en büyük yük, 1996 yılından beri yargının verdiği kapatma kararına rağmen faaliyetlerine devam eden termik santrallerdir.  DSİ'nin Yatağan ve Yeniköy termik santrallerinin işletmecileri ile Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmeliğe aykırı olarak yaptığı tahsis protokolleri derhal iptal edilmelidir. Muğla Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri halkın ve doğanın yaşam hakkı olan suyun şirketlere devredilmesine karşı durmalıdırlar. Su hakkı davasını halk adına, halkla birlikte yürütmelidirler. Adaylar; iklim, insan, doğa, hava, toprak ve su düşmanı kömürlü termik santrallerin kapatılması için halkın yanında taraf olduklarını beyan etmelidirler.

2) Sermayenin doğayı sınır tanımaksızın metalaştırmasının sonucu olarak yaşanan iklim krizi gittikçe büyürken, su krizi ve gıda güvenliği riski de büyümektedir. Bu krizden ancak doğayı, yaşam alanlarını koruyarak çıkabiliriz. Bu anlamda, su havzalarını, ormanları, tarım alanlarını yok ederek yürütülen  sanayi, maden, enerji, turizm projeleri ekolojik krizi derinleştiren ekokırım suçu oluşturmaktadır. Yerel yönetimler halkın ve doğanın korunmasından yana tutum almalı,  sermaye sahiplerini daha fazla zenginleştirmek için bu suça ortak olmamalıdır. Adaylar; doğayı, su kaynaklarını tahrip eden hiçbir projeye onay vermeyeceklerinin sözünü vermelidirler.

3) Adaylar, suyun ticarileştirilmesine karşı olduklarını açıkça beyan etmelidirler. Belediye sınırları içerisinde içilebilir kalitede suyun halka sunulması, suyun şişelenerek satılmasını yasaklamak üzere çalışacaklarına söz vermelidirler.  

4) Adaylar; aşırı su tüketen turizm işletmelerine ve yüzme havuzlu özel konut projelerine izni vermeyeceklerini beyan etmelidirler.

5) Su kıtlığına çözüm, su bütçesinin hakça paylaşımından ve suyun ticarileştirilmesine karşı durmaktan geçmektedir.  Adaylar, çözüm olarak ekosistemleri tahrip eden, suyun ticarileştirilmesinin aracı olacak projelere onay vermeyeceklerini açıklamalıdırlar. 

6) Adaylar, Belediyenin stratejik planlama sürecinde planlarını ve bütçelerini halkın katılımı ile oluşturacağına söz vermelidirler. Planlama süreçleri, sermayenin çıkarlarını kollamak için kurulmuş olan 'sivil' toplum örgütleri ile göstermelik bir şekilde değil; halkın, doğanın, emeğin haklarını  savunan örgütlerle, halkın en geniş katılımı ile gerçekleştirilmelidir.  

Muğla Su İnisiyatifi olarak taleplerimizin, verilen sözlerin takipçisi olacağımızı, Muğla'da suyun sermaye kuşatmasından kurtarılıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.

Muğla Su İnisiyatifi

12 Ocak 2024 Cuma

Muğla Büyükşehir Belediyesi MSİ Açıklamasına Yanıt Verdi

MUĞLA’NIN BARAJININ, 
MUĞLALILARIN OLMASI AMAÇLANMAKTADIR. 

Muğla Su İnisiyatifinin basın açıklamasının birçok haber sitesi ve sosyal medya hesabında yayımlanmış olması nedeniyle “ Bodrum İlçesindeki su arzı yetersizliğinin kısa vadede çözümü adına, tek ham su kaynağı alternatifi olan Geyik Barajı’nın, Kamulaştırma Kanunu’nun 30’uncu Maddesine istinaden satın alınması zorunluluğunun gerekçelerinin”  açıklanması zorunluluğu doğmuştur. 

Bodrum Yarımadasının içme-kullanma suyu temini amaçlı su tahsis miktarı; 

Geyik Barajı+Çamköy Yeraltı Su Kayn.            :  9,72 Milyon m³/yıl

Mumcular Barajı+Mumcular Yeraltı Su Kayn. : 10,60 Milyon m³/yıl

Yarımada Genel Muhtelif Yeraltı Su Kayn.    :  9,00 Milyon m³/yıl  

Olmak üzere toplam “29,50 Milyon m³/yıl” seviyelerindedir. İklim değişikliğinin de etkisi ile yeraltı su kaynaklarında meydana gelen azalma nedeniyle tahsisli su miktarı dahi temin edilememektedir. 

Ancak, yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında Bodrum Yarımadasının yıllık içme-kullanma suyu ihtiyacı 44,41 Milyon m³/yıl mertebelerine ulaşmıştır. Mevcut su tahsis miktarı, ihtiyacın sadece %66,40’ını karşılamaktadır. Su arzı yetersizliği sorununun çözümü adına su tahsis miktarının arttırılması adına Geyik Barajındaki diğer su kullanıcılarının alternatif su kaynaklarına yönlendirilerek ek içme-kullanma suyu temini sağlanması başta olmak üzere ek tahsis taleplerimize dair DSİ Genel Müdürlüğü ve 21. Bölge Müdürlüğü ile defaten yapılan yazışmalardan sonuç alınamamıştır. Kayıp kaçak oranının %25 olarak alındığı hesaplamada 2053 yılı itibariyle Bodrum yarımadası su ihtiyacı 57,34 Milyon m³/yıl, maksimum ihtiyaç debisi (sistem tasarım debisi) ise 2950 lt/sn olarak belirlenmiştir. Günümüz itibariyle kullanılabilir su tahsis miktarı 29,50 Milyon m³/yıl, mevcut kurulu sistem maksimum debisi ise 1335 lt/sn’dir. Bodrum İlçesinin ACİL ilave su ihtiyacı 14,91 Milyon m³/yıl, 2053 yılı projeksiyonuna göre ise 27,84 Milyon m³/yıl olarak hesaplanmaktadır. 

Bölgedeki yeraltı su kaynak rezervleri incelendiğinde bu miktarda bir suyun yeraltı su kaynaklarından temininin mümkün olmadığı tüm otoriteler tarafından kabul edilmekte ve yüzeysel su kaynakları tek alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından “Bodrum Barajı” planlaması yapılmış ve projelendirme çalışmalarına başlanmıştır. Ancak, DSİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan planlamada Bodrum Yarımadasına 13,17 Milyon m³/yıl ilave su temini öngörülmüş olup bu miktar, en iyi ihtimalle 2028 yılında inşasının bitmesi beklenen baraj ve içme suyu arıtma tesislerinin, Bodrum’un 27,84 Milyon m³/yıl ilave su ihtiyacını karşılamaktan uzak kaldığı görülmektedir. Ayrıca, barajın bitmesine kadar geçecek olan en az 5 yıl daha Bodrum İlçesi önemli ölçüde susuzluğa mahkûm edilmiş olacaktır. 

Yukarıda belirtilen gerekçelerle Bodrum Yarımadasının gerek ACİL gerekse uzun vade su ihtiyacının karşılanmasının tek yolunun; “Geyik Barajı’nın etaplar halinde içme-kullanma suyu amacına tahsisli” bir baraj haline getirilmesi olduğu görülmektedir. Bu tespit, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın (Su Yönetimi Genel Müdürlüğü) 2018 yılında yayımlamış olduğu “Batı Akdeniz Havzası Kuraklık Yönetim Planı Nihai Raporunun” “Kuraklık Etkilerinin Azaltılması İçin Tedbirler” başlıklı kısmında yer alan “Mumcular, Akgedik ve Geyik Barajlarında içme kullanma suyu için uygulanan tahsisler gözden geçirilmelidir” ifadesiyle Bakanlığımızın planlamasında da yer almıştır. Ayrıca, Su Tahsisleri Hakkında Yönetmeliğin 7’nci Maddesinde yer alan “içme-kullanma suyu ihtiyacının” karşılanmasının birincil öncelik olduğuna dair hüküm de bu tespiti tevsik etmektedir. 

Bodrum Yarımadası’nın en önemli su kaynağı olan ve termik santralle ortak kullanılmak durumunda kalınan, Geyik Barajı’nın hukuki durumu incelendiğinde ise dönemin Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürlüğü (TEK)  ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) arasında Yeniköy Termik Santrali’nin su ihtiyacının karşılanması amacıyla 21.02.1985 tarihinde imzalanan protokol uyarınca yapıldığı görülmektedir.  Protokolün 6’ncı Maddesinin “c” bendi ve 12’nci maddesi uyarınca DSİ, barajın kesin kabulü akabinde barajı, Mülga TEK Genel Müdürlüğü’ne teslim etmekle yükümlü olduğu görülmektedir. Barajın yapımı akabinde DSİ tarafından işletilmesi ile ilgili de 03.10.1990 tarihinde ayrıca bir protokol imzalanmış ve iş bu protokole göre baraj DSİ tarafından işletilmeye başlanmıştır. Konuyu özetlemek gerekirse baraj günümüzde, yasal düzenlemelerle Mülga TEK’in elektrik üretim kısmından sorumlu hale gelen Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) ait olup işletmesi ise DSİ tarafından yürütülmektedir. EÜAŞ, ana statüsü 29.06.2001 Tarih 24447 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak belirlenen İktisadi Devlet Teşekkülüdür. Ancak, Yeniköy Termik Santrali ile Kemerköy Termik Santrali ve Yatağan Termik Santrali; 27.08.2013 Tarih ve 28748 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2013/146 Sayılı kararı uyarınca “İşletme Hakkının Verilmesi” yöntemi ile özelleştirme programına alınmasına karar verilmiştir. Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri ile Kemerköy Liman Sahasının Özelleştirme işlemleri;  27.08.2014 Tarih ve 29101 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 2014/78 Sayılı Kararı ile adı geçen şirkete işletme hakkının verilmesi” hüküm altına alınarak tamamlanmıştır. 

Gerek özelleştirme programına alınması gerekse özelleştirme ihale kararında “Geyik Barajı’nın da özelleştirme kapsamında olduğuna” dair hiçbir hüküm bulunmamakta olup baraj halen kamuya aittir.  Her ne kadar Geyik Barajı özelleştirme kapsamında olmasa başka bir deyişle halen kamuya ait olsa da; mevcut hukuki boşluklardan faydalanan termik santral, herhangi bir bedel ödemeksizin Geyik Barajı’ndan her yıl 10 Milyon m³ seviyelerinde su temin etmeye devam etmektedir. Halen kamu malı olan Geyik Barajı’ndan, özelleştirme işlemleri esnasında yaratılan hukuki boşluklardan faydalanmak suretiyle termik santralin bedelsiz olarak her yıl 10 Milyon m³ seviyelerinde su kullanması şirketin sebepsiz zenginleşmesine, kamunun zarara uğramasına sebep olduğu düşünüldüğü gibi 4736 Sayılı “Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında” Kanun’un 1’inci maddesindeki “kamu kurum ve kuruluşlarınca üretilen mal ve hizmet bedellerinde işletmecilik gereği yapılması gereken ticarî indirimler hariç herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz.” hükmüne de aykırılık teşkil ettiği de mütalaa edilmektedir. 

Yukarıda ifade edilen şirketin sebepsiz zenginleşmesi, kamu gelirlerinin daralması ve kanuna aykırılığa ilaveten; Termik Santrale bedelsiz kullandırılan SUYUN İKAMESİ adına da gerek Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gerekse MUSKİ Genel Müdürlüğü milyarlarca lira kamu kaynağı kullanarak yatırım yapmak zorunda bırakılmaktadır. Oysaki Kemerköy termik santrali örneğinde olduğu gibi deniz suyunun veya alternatif su kaynaklarının termik santrallerin su ihtiyacını karşılamakta kullanılabildiği bilinmektedir. Çünkü bilindiği kadarıyla termik santralin günlük 1500 m³ su kullanımının, 484 m³/gün kısmı; geyik barajından alınan ve hiçbir arıtma prosesine tabi tutulmayan başka bir deyişle, hiçbir şekilde su kalitesi sorunu olmayan ve herhangi bir su kaynağının kullanılabileceği “cürüf söndürme, kül serme ve kül sevkiyat” faaliyetleri için ihtiyaçtır. Bilindiği üzere, içme-kullanma suyu kriterleri çok daha ağır olduğu için bu amaçla kullanılacak suyun arıtılmasının işletme ve yatırım maliyetleri kamu adına çok daha yüksek olmaktadır. Bu nedenle de su kaynaklarının kıtlığı da dikkate alındığında alternatif su kaynaklarının da kullanılabileceği bu faaliyetler için Geyik Barajı’ndan su alınması, su yönetimi anlamında büyük bir sorun ve ikamesi oldukça güçtür. 1016 m³/saat suyun kullanıma hazır hale getirilmesi için uygulanan proses içinde yerinde inceleme yapılması veya su parametrelerinin bilinmesi halinde alternatif çözümler üretilebilecektir. Bu nedenlerle, kamunun termik santralin kullandığı suyun ikamesi adına kamunun milyarlarca liralık yatırımlara katlanması yerine, termik santrallerin alternatif su kaynaklarına yönlendirilmesinin kamu yararına olacağı değerlendirilmektedir. Ancak, termik santralin özelleştirme süreci sonrası oluşan hukuki boşluklardan faydalanması suretiyle bedelsiz su kullanımı devam ettirildiği sürece alternatif su kaynaklarına yönlendirilmesi de imkânsız hale gelmektedir. 

Esasen; Tarım ve Orman Bakanlığımız, DSİ ve Genel Müdürlüğümüzce Bodrum Yarımadası’nın çok kısa bir sürede ACİL içme-kullanma suyu ihtiyacı sorununu ortadan kaldıracağı bilinen Geyik Barajı’nın içme suyu amacına tahsis işlemine engel olan unsur; bahse konu barajın, Mülga Türkiye Elektrik Kurumu tarafından, o dönemde kamuya ait olan Yeniköy Termik Santralinin proses suyu ihtiyacı için yapılmış olmasıdır. Ancak, bu konuda bilinmesi gereken en önemli husus; Geyik Barajı’nın halen kamuya ait olduğu, termik santralin ise özel sektöre ait olduğu ve kamunun iklim krizinin de etkisi ile her geçen daha da kıt hale gelen suyun ikamesi adına çok yüksek maliyetler ödeyeceğidir. Bu nedenle de Geyik Barajı’nın mülkiyet sorununun ortadan kaldırılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir. 

Yukarıda detaylı açıklanan hususları özetlemek gerekirse; 

2024 yılı itibariyle Bodrum’un ACİL içme-kullanma suyu ihtiyacının hızlı bir şekilde karşılanabilme imkânını yaratacağı, 

Bodrum için DSİ Genel Müdürlüğü tarafından planlanan barajdan elde edilecek ilave suyun 2053 yılı projeksiyonu açısından yetersiz olacağından hareketle uzun vade su teminine de katkı sağlayacağı, 

Bodrum Yarımadası için planlanan barajın yapımına kadar geçecek sürede içme-kullanma suyu arz eksikliğinin ve su kesintilerinin önüne geçilebilmesi, 

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın (Su Yönetimi Genel Müdürlüğü) 2018 yılında yayımlamış olduğu “Batı Akdeniz Havzası Kuraklık Yönetim Planı Nihai Raporuna” uygunluğu sağlayacağı, 

Termik santralin, özelleştirme işlemleri esnasında oluşan hukuki boşluklardan faydalanması suretiyle kamu kaynakları ile yapılmış barajdan bedelsiz su kullanarak kamunun daha uzun süreli zarara uğraması ve şirketin sebepsiz zenginleşmesinin önüne geçileceği, 

4736 Sayılı Kanun’un 1’inci Maddesinde hüküm altına alınan “herhangi bir kişi veya kuruma ücretsiz veya indirimli tarife uygulanmaz” hükmüne uygunluğun sağlanmasına imkân vereceği, 

Termik Santralin kullandığı yıllık yaklaşık 10 Milyon m³ suyun ikamesi adına kamunun milyarlarca lira yatırım yapmak zorunda kalmasını ve yüksek işletme maliyetlerine katlanmasını engelleyeceği, 

İklim değişikliği nedeniyle her geçen gün daha kıt hale gelen ve gelecek olan su yönetimi açısından termik santralin alternatif su kaynaklarına yönlendirilmesi imkânını yaratacağı, 

Su Tahsisleri Hakkında Yönetmeliğin 7’nci Maddesinde yer alan “içme-kullanma suyu ihtiyacının” karşılanmasının birincil öncelik olduğu hükmünün uygulanmasına imkân sağlayacağı, 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 28 Temmuz 2010 tarihli suyu ve hıfzıssıhhayı insan hakkı olarak tanıyan ve bunu “yaşam hakkının tam olarak yerine getirilebilmesi için zorunlu” haklar olarak tanımlayan kararına uygunluğu sağlayacağı, 

Değerlendirildiğinden halen mülkiyeti bir kamu iktisadi teşekkülü olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) ait olan Geyik Barajı’nın, Kamulaştırma Kanunu’nun 30’uncu maddesi uyarınca satın alınmasının kamu yararına olacağı değerlendirilmiş ve işlemlere başlanmıştır.  

Ayrıca, “Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.'nin ihtiyacı olan endüstri suyunun davacı idarenin imtiyaz haklarına ve kamu zararına mahal verilmemesi adına su ihtiyaçlarının tekrar değerlendirilerek davacı idareye tahsisinin yapılması ve termik santralin verimliliğini düşürmeyecek şekilde orta vadede alternatif su kaynaklarına yönlendirilmesi istemiyle 12.10.2020 tarihinde Devlet Su İşleri 21. Bölge Müdürlüğü'ne yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle” Muğla 3. İdare Mahkemesi’nin 2021/135 Esas sayısı ile MUSKİ Genel Müdürlüğü’nce açılan dava halen derdest olup kamulaştırma gerekçeleri bu davada da dayanak olarak kullanılmıştır. 

Yürütülen kamulaştırma işlemlerinde, muhatap kesinlikle termik santral olmayıp Merkezi Yönetime bağlı bir kamu iktisadi teşekkülü olan Elektrik Üretim A.Ş.’dir. Kamulaştırma kararı; Geyik Barajı’nın tamamen içme suyuna tahsisine ve “Muğla’nın Barajının Muğlalılara ait olması” amacına engel olan mülkiyet sorununu ortadan kaldırabilmek amacına hizmet edecek şekilde, içme suyu tahsis taleplerimize 10 yıldır olumlu sonuç alamamamız nedeniyle ve Bodrum’un daha uzun süre susuzluk çekmemesi adına alınmak zorunda kalınmıştır. İşlemlerin tamamlanması akabinde ilimizde tamamen içme suyuna tahsisli halen tek baraj durumundaki “MUSKİ Genel Müdürlüğü Marmaris Atatürk Barajından” sonra 2’inci baraj Geyik Barajı olacaktır. 

Bilgilerinize arz olunur.

11 Ocak 2024 Perşembe

MSİ'den Basın Açıklaması : Geyik Barajı Kamunundur, Bedelsiz Olarak Kamuya İade Edilmelidir

8 Ocak 2024 tarihinde Muğla BŞB'nin Geyik Barajı'nı satın alarak Bodrum'un su sorununu çözmek istediğine dair çıkan haberler üzerine Muğla Su İnisiyatifi olarak  bir açıklama yapmak ihtiyacı duyduk.

Fotoğraf: Manşet Marmaris

Geyik Barajı 1986-1988 yılları arasında Sarıçay üzerinde içme suyu temini için devlet tarafından inşa edilmiştir. Ancak barajda toplanan sular DSİ tarafından Yeniköy TSE'ye türbinlerini soğutması için tahsis edilmiştir.   Bu santral hakkında Kemerköy ve Yatağan termik santralleri ile birlikte 1996 yılında İdare Mahkemesi tarafından kapatma kararı verildi ve bu karar 2005 yılında AIHM tarafından da onaylandı. Yani yirmisekiz yıldır yasaya aykırı olarak işletilen bir termik santrale su sağlanması nedeni ile yaşadığımız susuzluktan söz ediyoruz.  

Su Tahsisleri Hakkındaki Yönetmeliğin 7. Maddesi, suyun kullanımında halkın içme ve kullanma suyu ihtiyacını en başa koymuştur.   Yani mevzuat açık bir şekilde yurttaşların su ihtiyacının öncelikle karşılanması gerektiğini söylerken DSİ suyu yönetmeliğe aykırı olarak Yeniköy TSE'ye vermektedir. Yasadışı işletilen bir termik santrale yine yasaya aykırı olarak su tahsisi yapılıyor. Anayasa'nın ayaklar altına alındığı bir süreçten geçerken bu hukuksuzlukları adeta 'normal' kabul etmemiz isteniyor.

Doğanın, insanların yaşam hakkı olan su hukuksuz bir  şekilde özel şirketlere verilirken, halkın temsilcisi olarak seçtiğimiz Muğla BŞB yönetimi bu sorunun neresinde durmaktadır?

Muğla BŞB yaptığı açıklamada Geyik Barajını satın alarak Bodrum'da yaşanan su sıkıntısını çözmek istediğini kamuoyu ile paylaşmıştır. Peki kimin parası ile? Elbette ki Muğlalıların... Suyun onyıllardır bölge halkını susuzluğa mahkum ederek hukuksuzca çalıştırılan termik santrallere peşkeş çekilmesine ses çıkarmayan BŞB Yönetimi davacı olmak yerine adaletsizlik kervanına katılarak bizlere yeni bir bedel ödetmeye hazırlanıyor. 

MSİ olarak Muğla BŞB  yönetimine sesleniyoruz: Su yaşam hakkımızdır, ticaret konusu olamaz. Geyik Barajı zaten kamunundur ve daha fazla bedel ödemek istemiyoruz. Paramızın nereye harcanacağına biz karar veririz, halk adına böyle bir kirli ticarete girmenize onay vermiyoruz!

Muğla BŞB'ni ve tüm Muğla ilçe belediyelerini Muğla halkı ile birlikte ortak tavır almaya çağırıyoruz. Gelin hep birlikte suyun ticarileştirilmesine hayır diyelim. Suyun tüm canlıların yaşam hakkı olduğu ilkesi temelinde halktan ve yaşamdan yana yer alın; Anayasayı, yasayı yok sayanlarla aynı safta yer almayın!

Kamuoyuna Saygılarımızla,

Muğla Su İnisiyatifi

Eşsözcüler: Sebahat Genç, Serdar Denktaş

Eposta:muglasuinisiyatifi@gmail.com

X:@msuinisiyatifi

İnstagram:@muglasuinisiyatifi 

fb:/muglasuinisiyatifi

www.muglasuinisiyatifi.blogspot.com

Muğla'da Suyun Ticarileştirilmesinin Boyutları (*)

İklim krizi bir gerçeklik, ancak bu kriz insanın doğayla kurduğu sömürü ilişkisinin bir sonucu. Krizin nedeni doğanın kendini yenilemesine i...