30 Haziran 2025 Pazartesi

Kamuoyuna

Türkiye’nin 3 bölgesindeki (Batı Akdeniz, Büyükmenderes, Kuzey Ege)  su tahsis ve eylem planları hakkında CB kararı 04.06.2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Bunların ortak özelliği suyun metalaştırılması süreçlerinde  sektörel su tahsisi ile bir adım oluşudur.

Su tahsisine ilişkin CB kararı Anayasa’ya aykırıdır.  CB’nın yetkisi dışındadır; 1 no.lu  CB kararnamesi  2560 sayılı Kanunla düzenlenmiş alanda hüküm koymaktadır. Bu  hüküm Anayasaya aykırıdır. Bölgedeki tüm belediyeler, Batı Akdeniz su tahsis eylem planı hakkında da Muğla BŞB bunu dikkate almalı bölgedeki bütün ekoloji örgütlerini toplantıya çağırmalıdır.

Muğla’da başta termik santraller olmak üzere şirketlere verilen su tümüyle anayasanın ihlali anlamına gelmektedir. Termik santrallerin kapatılmasına mahkemelerce 1996 yılında karar verilmiş; bu karar 1998’de Danıştay tarafından onanmıştır. Üstüne üstlük Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2005 yılında, santrallerin kapatılmasına dair kararın uygulanması gerektiğini belirterek Türkiye Cumhuriyeti’ni mahkum etmiştir.

Muğla Su İnisiyatifinin kurulmasında ve mücadelesinde bu kararı yerine  getirmeyen idari sürecin bir parçası olan, suyu termik santallere tahsis eden Devlet Su İşlerinin hukuksuz uygulamaları yer almaktadır. 

Zeytinliklerin enerji üretimi için taşınabileceğini söyleyen, bunun yanında birçok ÇED uygulamasının sonunu getirecek  Kanun teklifi ise Meclistedir.  Yaşam alanlarını korumak isteyen torba yasadaki maden, mera,  zeytinlik alanlar yasa değişiklikleri zeytin üreticilerinin, ekoloji örgütlerinin önemli direnişine rağmen  Komisyondan geçmiştir.

Bu teklifin hazırlanmasında Muğladaki termik santral işletmecilerinin  ”zeytinliği  vermezseniz  biz de enerji üretmeyiz” tehdidi bilinmektedir. TES ve  kömür işletmeciliği yapan şirketlerin,  kömür ve çimento işletmecilerinin acelesi vardır; TBMM’de genel   kurulunda da bu aceleye uygun davranılmaktadır.  Kömür işletmelerinin   su konusunda, zeytin konusunda gerçekçi olmayan söylemleri ortalığı kaplamış haldedir:  zeytinliklerin taşınabileceğini iddia etmektedirler. Bu gerçek dışı iddia daha önce Maden Yönetmeliği ile gündeme gelmiş ve Danıştay bu kararı iptal etmiştir.

Muğla büyükşehir belediyesi hem Batı Akdeniz su eylem planı, hem de Meclis Komisyonunda kabul edilen yasa teklifi konusunda Muğlalıların temsilcisi olarak inisiyatif almalı ve bütün ekoloji örgütlerini toplantıya çağırmalıdır. 

Muğla Su İnisiyatifi olarak, DSİ tarafından suyun ticarileştirilmesine, suyun havzalar arasında taşınmasına karşı olarak Batı Akdeniz Su Eylem Planı ile  termik santrallere su tahsisi  ve Meclis komisyonundan geçen anayasaya aykırı yasa teklifi konusunda üstümüze  düşeni yapmaya hazırız.

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

Muğla Su İnisiyatifi

14 Haziran 2025 Cumartesi

Muğla Valiliğinin Açtığı Dava


Muğla Valiliği’nin Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi’nin  Nazım İmar Planı’nın (NİP) iptali kararına  karşı, yürütmesinin durdurulması ve iptal talebiyle açtığı dava vahim bir duruma işaret ediyor. Muğla Valiliği merkezi iktidardan, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan (ÇŞİDB) talimat almadan bu  davayı açmaz/açamaz.

İlk kez, çimento fabrikasının ÇED olumlu kararına karşı 2006 yılında   Deştin köylüleri dava açtı ve kazandı.  Aradan 20  yıla yakın zaman geçtikten sonra verilen ÇED olumlu kararına da dava açıldı ve bu dava da kazanıldı. Üçüncü kez,  2009/7 sayılı Genelge’ye göre düzenlenen ÇED raporuyla ÇED olumlu kararı almak olsa olsa halkı cezalandırmak, “çimento fabrikasını her ne pahasına olursa olsun yapacağım” anlamına gelir. Bu, Anayasa’yı, Kanun’u, mahkeme kararını tanımıyorum demektir. Bir valilik bunu yapabilir mi, yapıyor. Kamunun yararını gözetmeyen bir merkezi iktidar ve onun atadığı vali   bunu yapıyor.

Davada davacının iddiası, eski, 2006 yılındaki Deştin imar planına dayanıyor; tıpkı Marmaris-Kızılbük’te Sinpaş tarafından İçmeler Belediyesi’nin eski planına dayanıldığı gibi. Deştin Belediyesi’nin 2014 yılında BŞB’nin kurulmasıyla ortadan kalktığı   Aydın Muğla Denizli çevre düzeni planının yürürlüğe girdiği 2011 yılında eski planların yürürlükten kalktığı açık. Planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı Deştin imar planının geçerli olmadığı ortadadır. 

Söz konusu dava iki yanıyla anayasaya aykırı;  birincisi Çevresel Etki Değerlendirmesi kararının  alınması konusunda: 2009/7 Genelge konusunda Anayasa Mahkemesi ihlal kararı vermiştir ve mahkemeye gönderilen kararla dava yeniden görülmektedir. (https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2017/33865)  Yani ÇED raporunu 2009/7 sayılı Genelgeye göre onaylamak  imkansızdır. 

Anayasa’ya ikinci aykırılık imar planları konusundadır. Gerek İmar Kanunu’nda    Aralık 2024’te yapılan değişiklikle anayasaya aykırılığın giderilmeye çalışıldığı 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin bazı maddelerini iptal eden, imar hakkının belediyeye ait olduğunu karara bağlayan ve kararnamenin iptaline yol açan (https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2023/180);  gerekse belediyelerin  yetkilerini ÇŞİDB’ye devreden yine 1 no.lu CB kararnamesinin bazı maddelerini iptal eden  Anayasa Mahkemesi kararlarına (https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2024/106) aykırı  olarak dava açılmıştır. Anayasaya aykırılık İmar Kanununda yapılan değişiklikle giderilemez yeni anayasaya aykırılıklar ortaya çıkar.

Mahkemenin davayı en azından, Kent Konseyine ve ikinci davada davacı olan Akdeniz Yeşilleri Derneği’ne;  ikinci ÇED olumlu kararının iptal edilmesini sağlayan davacılara ihbar etmesi gerekir. Danıştay tarafından da onanan mahkeme kararına göre davacıların menfaati olduğu açıktır; aksi halde davacının davacı olma ehliyetinin yokluğu nedeniyle dava reddedilirdi. Eğer, davanın ihbarı menfaati etkilenenlere yapılıyorsa, ikinci ÇED olumlu kararı davacılarına davanın ihbarı şarttır.  ÇED davalarında mahkemeler davayı ihbar kararı alıyorlar; mahkemenin bu  kararı  eğer menfaatin etkileneceği iddiasına dayanıyorsa, davayı ihbar kararı vermesi gerekir.

Muğla Büyükşehir Belediyesinin nazım  imar planını iptal eden kararı yerindedir. Muğla Su İnisiyatifi olarak, davada Muğla BŞB’yi destekliyoruz. Muğla Barosu’nun hukuk kurumu olarak davaya müdahil olmasını istiyoruz. Davayı son çare olarak gören, kamusal hak savunusunun esas olduğunu kabul eden Muğla Su İnisiyatifi katılımcısı yurttaşlar ve demokratik kitle örgütleri haklı  olan Büyükşehir Belediyesi’nin  yanında  olduğumuzu bildiriyoruz. 

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

Muğla Su İnisiyatifi 

5 Haziran 2025 Perşembe

Kamuoyuna

Bugün dünya çevre günü. Kutlanacak bir gün olmaktan epey uzak. Geçen yıl 29.  düzenlenen Birleşmiş  Milletler  İklim Değişikliği Konferansı hükumetler arası panelinin (COP-29) 2 trilyon doların  üzerinde bir finansman ihtiyacı olduğu söyleniyor ve devletlerin hiçbiri bu parayı vermeye niyetli değil.

Türkiye, daha önce sermayeye sunulmuş olan İklim Kanunu taslağı ile  karbon fiyatlandırma ve emisyon ticaret sistemini yürürlüğe koymaya çalışıyor. Teklif, Meclis’te demokratik kitle örgütlerinin ciddi muhalefeti ile karşılaştı.

Bu arada sermaye, güya iklim krizi  ile mücadele edecek. İklim krizine olumsuz katkı sağlayacak her şey yapılırken, iklim krizinden bahsetmek olsa olsa Türkiye sermayesinin icadıdır.

Savaşlar bir yandan sürerken, suyun ticarileştirilmesi ve suyun ekosistemler arasında taşınmasını  kolaylaştıracak her şey yapılırken,  su varlıklarından söz etmek, suyla ilgili tartışmalar beyhude olmaktan öteye geçemeyecektir.

Muğla Su İnisiyatifi olarak, Dünya Çevre Gününde çevreyi katletmenin değil, dünyanın gerçekten ekolojiye duyarlı olmasının kutlanacak  bir gün olacağını biliyoruz.

Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

Muğla Su İnisiyatifi

BATI AKDENİZ HAVZASI, BÜYÜKMENDERES HAVZASI, KUZEY EGE HAVZASI SU TAHSİSİ PLANLARI DEĞERLENDİRMESİ

4 Haziran 2025 tarihli Resmi Gazete’de Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Batı Akdeniz su eylem planı yayımlandı. Batı Akdeniz Eylem Planı ve ayn...