Önce mevzuata bir göz atalım. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Stratejik Plan ve Performans Programı” başlıklı 41. maddesine göre, nüfusu 50.000’in üstünde olan belediyelerde stratejik plan yapılması zorunludur.
Yine bu maddeye göre, “Belediye başkanı, mahalli idareler genel seçimlerinden itibaren altı ay içinde; kalkınma planı ve programı ile varsa bölge planına uygun olarak stratejik plan ve ilgili olduğu yılbaşından önce de yıllık performans programı hazırlayıp belediye meclisine sunar. Stratejik plan, varsa üniversiteler ve meslek odaları ile konuyla ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer."
Stratejik plan süreci, önce bir kent vizyonu oluşturularak başlatılır. Olabildiğince farklı yurttaş kesimlerinin biraraya geldiği toplantıların düzenlenmesi, halkın nasıl bir kentte yaşamak istediğinin cevabının aranması, yani kent vizyonunun oluşturulması gerekir. Stratejik planın da oluşturulacak vizyonu yaşama geçirmek üzere, yine kent halkının ve sivil toplum örgütlerinin katılımı ile birlikte hazırlanması beklenir.
Mevzuata uygun olarak Muğla Büyükşehir Belediyesi 2025-2029 yıllarını kapsayan stratejik plan çalışmalarına başladı. Sivil toplum örgütleri ve demokratik kitle örgütleri olarak, nasıl bir Muğla'da yaşamak istediğimize birlikte karar vereceğimiz, kentimizin yerel yönetim politikalarının oluşturulacağı bu süreci önemseyerek, dikkatle izliyoruz. Zira bizler, yerel halkla birlikte Muğla'nın her bir yanında doğayı koruma ve hak mücadeleleri veren örgütler olarak kendimizi Muğla'nın asli unsurları, kentimizin yönetimi ile ilgili stratejik kararların alınacağı plan sürecinin de doğal unsurları olduğumuzu düşünüyoruz.
Diğer yandan, stratejik plan sürecini yerel seçim öncesinde başkan adaylarının verdikleri sözlerin yaşama geçirileceği önemli bir araç olarak görüyoruz. Zira başkan adaylarından halka ve sivil toplum örgütlerine yönelik yaptıkları konuşmalarda şeffaflık, katılımcılık, kenti birlikte yönetmek ifadelerini bolca duymuştuk, haliyle o sözlerin somut karşılıklarını bu plan sürecinde görmek istiyoruz.
Ancak şu ana kadar yürütülen stratejik plan sürecinden Muğla BŞB'nin şeffaflık ve katılımcılık adına hiçte iyi bir sınav vermediğini düşünüyoruz. Öyle görünüyor ki, Stratejik Plan halkı, sivil toplum örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini, Muğla'nın asli unsurlarını işe katmadan, sermaye ve devlet kuruluşlarının işbirliği ile halkın iradesini, kamu yararını temel alarak değil, şirketlerin yararına kotarılmak isteniyor. Katılımcılık adı altında kamu yararını, toplum yararını savunan kesimlerin özenle dışlandığı, samimiyetten uzak bir süreç yürütülüyor.
Muğla Su İnisiyatifi olarak şu ana kadar BŞB'nin izlediği Stratejik Plan süreci ile ilgili deneyimlediklerimizi ve kabul edilemez bulduğumuz noktaları paylaşmak istiyoruz.
Muğla Büyükşehir Belediyesinin Stratejik Plan Sürecinin Değerlendirilmesi:
Muğla BŞB'nin 2025-2029 Stratejik Plan süreci yetersiz duyuru ile Muğlalıların ve sivil toplum örgütlerinin haberi olmadan başlatıldı. BŞB'nin elinde daha önceki plan sürecine katılmış örgütlerin listesi olmasına karşın o örgütlere duyuru yapılmadı. Birçok örgütün süreçten haberi olmadı. Yalnızca MSİ gibi konuyu yakından takip eden örgütler doğrudan başvurarak sürece katılmaya çalıştılar. MSİ olarak biz de stratejik plan sürecine katılma talebimizi oldukça zorlanarak, defalarca yanıt alamadığımız girişimlerimiz sonucunda nihayet kabul ettirebildik. Bu anlamda şeffaflık ve katılımcılık ilkelerinin daha en başından büyük zarar gördüğünü düşünüyoruz.
MSİ olarak SP sürecine katıldığımız bilgisi tarafımıza ekinde paydaş listesi bulunan bir yazı ile birlikte bildirildi. Paydaş listesi, 'iç ve dış paydaşlar' olarak tanımlanan, Muğla ile ilgili stratejik kararların birlikte alınacağı kurum ve örgütlerden oluşuyor. Resmi kuruluşlardan ve kurum içi birimlerden oluşan iç paydaşlar yanında birçok ticari kuruluşun, Muğla'yı temsil etmeyen kuruluşun listede olduğunu, ancak olması gereken birçok örgütün ise olmadığı bir dış paydaş listesi.
Bu genel bilgilendirme çerçevesinde Muğla BŞB'nin stratejik plan sürecine dair eleştirilerimizi sıralayalım:
Yaşam alanlarını koruma mücadelesi verenler neden paydaş değil?
Muğla yüzölçümünün %59'unu, orman alanlarının ise %65'ini kapsayan genişlikte maden ruhsatları verilmiş ve Muğla'nın yaşam kaynakları, geleceği yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Muğla'nın birçok yerinde halk, köylüler, sivil toplum örgütleri yıllardır ormanları, zeytinlikleri, tarım alanlarını, meraları, su havzalarını koruma mücadelesi veriyor. Üstelik Muğla BŞB zaman zaman bu mücadelelere lojistik destek de veriyor. Yani yaşanan ekonomik, ekolojik ve sosyal yıkımın farkında.
Hal böyleyken bize resmi olarak gönderilen paydaş listesine baktığımızda Tema Vakfı ve MSİ dışında tek bir çevre/ekoloji örgütü listede yer almıyor. MSİ olarak listeye nasıl zorlayarak girebildiğimizi de yukarıda açıklamıştık. Örneğin, yıllardır termik santrallere ve o santrallere kömür sağlamak için işletilen kömür ocaklarının neden olduğu yıkımlara karşı mücadele verilen Milaslılar ve Yatağanlılar neden paydaş değiller? Bodrum'un yaşadığı susuzluğun asıl sorumlusu kapatma kararına rağmen faaliyetlerini sürdüren termik santrallere yapılan su tahsislerinin iptal edilmesi için yüzlerce dilekçe veren Bodrumlular, santrallerin kapatılması için yıllardır mücadele veren sivil toplum örgütleri neden paydaş değiller? Muğlalıların yıllardır haykırdığı 'Kömürsüz Muğla' talebinin dile gelmesinden, bu talebin kent politikası olarak talep edilmesinden mi rahatsızlık duyuluyor? İkizköylüler, Karacahisarlılar, Turgutlular, Deştinliler, Köyceğizliler, Ulalılar, Fethiyeliler, Ortacalılar, Dalamanlılar, Datçalılar, Marmarisliler, Kavaklıldereliler, Seydikemerliler bu planın neresindeler?
Kıyı işgallerinin baş sorumlusu MUÇEV stratejik ortak, peki işgallere karşı mücadele veren halk nerede?
Paydaş listesine baktığımızda MUÇEV adını görmek biz Muğlalılar için oldukça ürkütücü. Her ne kadar adında 'vakıf' ibaresi olsa da bir anonim şirket olan MUÇEV, Muğla bölgesinde kamusal alanların ticarileştirilmesinin, kıyı yağmasının baş sorumlusudur. Üstelik Muğla BŞB ve Datça Belediyesi tarafından da dava açılmış, kıyıların bu şirkete ihalesiz olarak devredilmesinin yasaya aykırılığı Danıştay tarafından onaylanmış olmasına karşın Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının korumasında kıyı yağmasına devam etmektedir. MUÇEV, Kıyı Kanununa aykırı olarak Muğla'nın birçok kıyı alanında bizzat kendisi ya da kiraya verdiği üçüncü kişiler tarafından inşa edilen yasaya aykırı yapıların ve şezlong işgallerinin sorumlusudur.
Kıyılar işgal altında iken birçok yerel sivil toplum örgütü Fethiye, Datça, Dalyan , Göcek, Bodrum, Marmaris, Akyaka gibi denize, göle, akarsulara kıyısı olan ilçe ve mahallelerde bu imtiyazlı şirketin neden olduğu işgallere karşı mücadele verirken o örgütlerin hiçbirisi 'paydaş' olarak iletişim kurulmamış ve listeye alınmamış. Şunu da eklemekte yarar var: 2020-2024 stratejik planında da bu örgütün ismi paydaş listesinde yer alıyordu ve o plan sürecine katılan sivil toplum örgütlerinin itirazı ile listeden çıkartılmıştı. Şimdi ne değişti de bu şirket yeniden listeye girdi, bu dayatmanın açıklaması nedir?
Muğla'da iklim değişikliğine karşı bir politika oluşturacak mıyız?
İklim değişikliğine karşı mücadelede biyolojik çeşitliliğin ve doğal yaşam alanlarının korunması temel konudur. Bu anlamda Muğla bölgesi birçok hassas ekosisteme evsahipliği yapıyor. Bölgemizde dört tane özel çevre koruma bölgesi, orman ekosistemleri, sulak alanlar, milli parklar, kıyı ekosistemleri, önemli doğa alanları mevcut. Ne yazık ki özenle korumamız gereken bu ekosistemlerle birlikte tarım alanları, zeytinlikler ve köyler; maden, enerji, sanayi, turizm ve kentleşme baskısı altında yok olma tehditi ile karşı karşıya. Eğer Muğla'da iklim değişikliğine karşı bir politika oluşturulacaksa, tüm bu yıkım projelerine karşı Muğla genelinde halkın verdiği mücadelelerin ortaklaştırılması, doğanın korunması ortak bir kent politikasına dönüştürülmesi zorunluluktur. Muğla halkının, demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin, odaların, baronun, ilçe belediyelerinin ve Büyükşehir Belediyesinin birlikte sorumluluk aldığı, kentin bugünün ve geleceğinin topyekün savunulacağı bir politika. Muğla BŞB'den tam da bu konuda öncülük yapması, stratejik plan sürecini bunun için bir zemine dönüştürmesi beklenirken, BŞB'nin yıkımın tarafı olanları paydaş olarak kabul edip, Muğlalılara, bu yıkımın mağdurlarına, yıkımlara karşı duranlara söz hakkı, politikaların oluşturulma sürecine katılma hakkı tanımaması kabul edilemez. En azından 'halkçı belediyecilik'ten anladığımız bu değil.
Stratejik Planda üniversite öğrencilerini kimler temsil ediyor?
Yaklaşık 50.000 öğrencisi ile Muğla Sıtkı Koç man Üniversitesine ev sahipliği yapan Muğla'nın rahatlıkla bir öğrenci kenti olduğu söylenenilir. Ancak paydaş listesine bakıldığında hiçbir öğrenci temsilcisi örgütün listede olmadığı görülüyor. Buna karşılık Muğlalı öğrencilerin temsilcisi olarak kabul edilemeyecek olan İlim Yayma Cemiyeti paydaş olarak listede yer alıyor. Bu örgütün kendi isteği ile mi yoksa BŞB'nin özel daveti ile mi, yoksa BŞB dışından dayatılarak mı listeye alındığı açıklanması gereken bir durumdur.
Mevsimlik işçiler bu kentin asli unsurları değil midir?
Muğla'da turizm, tarım, maden ve inşaat sektöründe taşeron işçi olarak binlerce emekçi çalışmaktadır. Paydaş listesine baktığımızda, çoğu mevsimsel işçi olan ve sendikasız çalışan bu emekçilerin stratejik planda temsiliyetinin sağlanmadığı görülüyor. Öğrenciler gibi onların da yaşadıkları sorunların, taleplerinin dile getirilmesinin önemsenmediğini anlıyoruz. Muğla'da her yıl iş cinayetlerinde birçok işçinin yaşamını yitirdiği dikkate alındığında bu da kabul edilemez bir eksiklik olarak dikkat çekiyor.
Anketle katılımcılık olur mu?
MSİ olarak nihayet katılma talebimizin onaylandığını bildiren resmi yazıyı aldığımızda çok şaşırdık. Zira, politikaların oluşturulduğu sürece etkin katılarak diğer sivil toplum örgütleri ve halkın temsilcileri ile birlikte paylaşmak üzere önerilerimizi hazırlamaya başlamışken gelen yazıda bize yalnızca bir anketin web adresi gönderilmişti. Yani bize 'hak' görülen katılım şansı, yalnızca bir anket doldurmaktan öteye gitmiyordu. Üstelik bu anketin linki yalnızca BŞB'nin paydaş listesine kattığı örgütlere gönderiliyordu.
Ankete baktığımızda ise çok seçmeli sorularla sunulan seçeneklerden birinin işaretlemesi isteniyor, oldukça daraltılmış bir alanda sivil toplum örgütlerinin fikir belirtmesi bekleniyor. BŞB'nin SP yöneticilerine telefonla ulaşarak yüz yüze toplantıların olup olmayacağını sorduğumuzda eğer 'zaman kalırsa' bir toplantı yapılabileceği yanıtını aldık. MSİ olarak durumu değerlendirdiğimizde, Muğla genelinde birçok örgütün bileşeni olan bir örgüt olarak böylesine kısıtlanmış, doğrudan söz hakkı tanınmayan bir stratejik plan sürecinin ne katılımcılığından, ne de şeffaflığından söz edilemeyeceği; sermaye odakları ile birlikte hazırlanacak bir stratejik planın paydaşı olamayacağımız değerlendirmesinde bulunduk.
Muğla Büyükşehir Belediyesi yönetimine soruyoruz:
⦁ Muğla genelinde yüzlerce doğa koruma ve kent hakkı mücadelesi veren örgüt varken neden bu örgütler sürece davet edilmedi? 2020-2024 stratejik plan sürecinde katılımcı bir süreçte gerçekleşen paydaş analizi sonucunda oluşturulan 268 demokratik kitle ve sivil toplum örgütünün yer aldığı, üstelik hiçbir şirketin yer almadığı bir paydaş listesi arşivinizde mevcut iken neden o listenin güncellenerek genişletilmesi yoluna gidilmedi? Oluşturduğunuz paydaş listesine önceki plan sürecinde sivil toplum örgütlerinin itirazı ile çıkartılan şirketler, örgütler neden yeniden listeye alındı?
⦁ Kentin doğasını, yaşam kaynaklarını, sağlığını, huzurunu, sosyal barışı tehdit eden birçok unsur varken bu sorunların analizi yapılmaksızın yalnızca anketle kent vizyonu, stratejik plan hazırlanması demokratik midir? Sınırlı sayıda seçilmiş sivil toplum örgütünün katılmasına izin vererek yaptığınız anket çalışması sonucunda oluşturacağınız stratejik planı katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir belediyecilik anlaşıyınız ile nasıl bağdaştırabiliyor sunuz?
⦁ Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras'ın seçim öncesinde termik santrallerin ve kömür ocaklarının kapatılması, termik santrallere su tahsislerinin iptal edilmesi için idari/hukuki mücadele etme, kapatılacak işletmelerde çalışan işçiler için doğayla dost alternatif iş imkanlarının oluşturulması konusunda verdiği sözlerin karşılığının stratejik planda yer almaması Muğlalılar için büyük bir düş kırıklığı olmuştur. Zira konunun asli unsurlarının davet edilmediği bir stratejik plan sürecinden bu yönde eylem planlarının oluşturulmasını beklemek mümkün değil. Verilen sözlerin yerine getirilmesi için somut adım atıldığını ne zaman görebileceğiz?
Muğlalılara reva görülen, katılımcı ve şeffaf olmayan, sermaye odaklarıyla ve Muğlalıları temsil etmeyen örgütlerle birlikte kotarılmaya çalışılan bu süreç sonucunda ortaya çıkacak olan stratejik planı meşru bulmayacağımızı, Muğla Büyükşehir Belediye yönetimine ve kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
Muğla BŞB'den gönderilen paydaş listesi (6 Sayfa)
|
Sayfa 1 |
|
Sayfa 2 |
|
Sayfa3 |
|
Sayfa 4 |
|
Sayfa 5 |
|
Sayfa 6 |